3 Aralık 2014 Çarşamba

Neden Tarkovski Olamıyorum...


Tarkovski'nin duvarda somutlaşan sözü yaşamlara yansıdığında o kadar estetik durmuyor sanki, ya da yaşamlar tırnak içerisinde alıntı yapılacak kadar büyütülmüş sözler kadar süslü değil. İki türlü de ortada uyuşmazlık. Kimi şikayet ediyor, kimi dalgasına bakıyor ama nihayetinde bir kot, bir kazakla günler geçerken ocağın üzerine kimin için bir şey koyduğun yalnızca sorumluluk olarak değil, gününün değeri gibi geliyor çoğu zaman. Ama kürkçü dükkanı hiç terkedilmiyor, kürkçülerden hiç memnun kalınmıyor; kamburluk sadece bir şey taşımaktan değil, yanlış oturmaktan da, bir diğerine selam verince uzayacağından korkup başı eğip yanlarından geçmekten de oluyor sonuçta. Belki ben artık kazmaya başlıyorum ama yine bir döngüsellik gelip filmi tam ortasından vuruyor: eskiden asistanlığını yaptığım türkü filmleri çeken bir yönetmendi denilen adamın laflarından sonra Bahadır ilk defa çayı reddediyor, öylesine ağır geliyor aslında bu döngü.

İsminin açık ettiğini anlatıyor Neden Tarkovski Olamıyorum: böyle samimi, özgün ve öz farkındalığı olan filmler izledikçe onlara sarılıp uyumak istiyor insan. Derdiyle, onunla uğraşan cümleleriyle veya hepsiyle dalga geçer gibi mizahıyla kendini gediğine koyuyor Neden Tarkovski Olamıyorum, ve gerçeğe oturan ender sözlerden olan Horatius'un meşhur cümlesini telaffuz ediyor adeta. Neden gülüyorsunuz ki?  

sevgi, saygı ve o tarz bilumum duygularla:;,

0 tepki:

Yorum Gönder


 
Sayfa Üst Görseli Marek Okon'un TOWERS OF GURBANIA isimli illüstrasyonudur.

Sinemaskot © 2008. Müşkülpesent # Umut Mert Gürses