31 Mart 2016 Perşembe

Jane Got a Gun


Film izlemenin git gide günün gerçeklerinden kaçma halini aldığı bir zaman ve atmosferde, Jane Got a Gun izlenir mi Natalie Portman için bile olsa? Tartışılır, yani tabii şu ortamda sıra gelirse. 

İşin dalgası bir yana, Jane Got a Gun bu kadar zaman sonra gelecek bir girdi için önemli bir film. Çünkü kurgunun neden yalnızca arka arkaya görüntüleri sıralamak anlamına gelmediğinin bir göstergesi. Aynı zamanda bir filmin iyi bir oyuncu kadrosu olduğu sürece senaryosu ne kadar problemli olursa olsun yönetmenlik becerisiyle toplanabileceği halde bunun nasıl yapılamadığının da. Fakat tüm bunların ötesinde bir filmin pazarlama mantığıyla nasıl hiç edilebileceğinin de. 

Uzun zaman sonra birkaç tümceyi burada kurunca sanki bir açıklama yapmam gerekiyormuş gibi hissediyorum hep, hani ne olup bitiyordu da bu süre zarfında film izleme eylemi -elbette- kesilmezken onlar üzerine yorumlar buraya sızamıyordu? Fakat birkaç kez artık filmin kendisinden çıkıp pasif agresif bir tona bürünen paragrafları sildikten sonra, bunun blogun belki de en kısa ve amacıma en uzak girdisi olarak kalmasının, kurulan cümlelerin en azından yarısının doğrudan filmle alakalı olması sebebiyle en doğrusu olacağını düşündüm. Ha bir de şunu eklemeli Jane Got a Gun gerçekten bundan daha fazla cümleyi pek haketmiyor. Zaten *gerçek sinema severler* bir ara yazarlar haftalık online dergilerinde pek değerli yorumlarını. Aha, bu pasif agresiflik bir yerlerden patlayacaktı zaten. 

sevgi, saygı ve o tarz bilumum duygularla:;,
keyiflik yayımlanan film kültürü blogu. böyle deyince oldu mu? oldu. çünkü sık sık "siz kimsiniz ya?" sorusunu sorma eğiliminde olan kişiden ziyade kişiler var ülkede. 


 
Sayfa Üst Görseli Marek Okon'un TOWERS OF GURBANIA isimli illüstrasyonudur.

Sinemaskot © 2008. Müşkülpesent # Umut Mert Gürses