17 Ocak 2015 Cumartesi

The Gambler


Mark Wahlberg en sonunda bir filmi eline silah almadan bitirecek mi? Ya da daha önemlisi; Wahlberg'e öğretim elemanı rolünü vermek kimin fikriydi? Hepsinin üzerindeyse: The Gambler tam olarak ne anlatıyor, derdi ne?

Kaybettikçe daha çok oynayası gelen İngilizce profesörü bir kumarbazın tefecilerle olan ilişkisi The Gambler'ın olaylar eksenindeki merkezini oluşturuyor. En dürüst yoldan nitelemeye geçersem; The Big Lebowski'de havuzda yatmakta olan Uli'nin nihilist olduğunu öğrenmesi üzerine Dude'un "yorucu olmalı" yorumunu hak eden bir karakter bu kumarbaz Jim Bennett. Son zamanlarda hiçbir karakter şahsıma bu kadar yorucu gelmemişti zira. 2000'lerin ruhuna oynayan ve bunun için de çok uygun bir uğraş olan kumara düşkün olarak çizilen karakterin perdede sırıtmadığı bir an varsa bulunduğu yerde öylece oturup etrafa bakmasıydı galiba, ve bunun için belki hikayeyi suçlamamalı; fakat Wahlberg'in sırıtan varlığını telafi edecek bir hikaye varmış gibi gözükmekle beraber aslında yoktu. Olaylar silsilesinin garabetliği değil The Gambler'ı sıkıcı ve itici yapan; ilgilerin, ilişkilerin, sebeplerin bir reklam filmini andıran yüzeysellikle gelmesi. Evet, Timber Timbre'den Pulp'a uzanan müzik seçkisi anlatının ruhsal boşluğunu zevk yönünden kurtararak bir fikir veriyor seyirciye, en azından yapılmak istenmiş olan bir şey var gibi gözüküyor; fakat bu görüntü çabucak kayboluveriyor. Anlatıların kalıplara denk düşen bir belirlenmişlikle kurulmasını değil, belirsizlikler üzerinden ara bölgelerde oynamasını tercih ederim, ama The Gambler özelinde bakınca ortada belirsizlikler değil motivasyonların rahatsız edici yokluğunu hissediyorum. Kağıt üzerinde bu bahsi geçen durumların duruşu tam *yeniden* yapım döneminin ruhuna denk düşüyor olsa da filmi olumlama niyetiyle başlayan her cümlemin bir *ama* ile tamamlanmak durumunda kalması The Gambler'ın posası çıkarılmış bir potansiyel olduğunun göstergesi sanıyorum ki. Sorun her zaman gözden kaçan mevzu: günlük yaşam posasıyla beraber geliyor, ancak öyle değerleniyor, film posaya yönelişiyle bunun ayrımını yapar gibi dursa da çıkardığı suyu döküyor. Bu durumda asıl sorumu modifiye etme ihtiyacı hissediyorum: The Gambler'ı -kısa süreli de olsa, iyi yazılmamış- varlığıyla Brie Larson kurtarabiliyor mu benim için? Tabii ki hayır, ama Brie Larson için The Gambler'ı bile dönüp tekrar izler miyim? Yaaani. 

Cıvıklığı bırakıp başlarkenki sorulara dönersem: ilk sorunun cevabı için filmi izleyince bu süreç sayesinde son sorumu cevaplamanın pek mümkün olmadığı görülecektir. İkinci soruysa gizemini koruyor, zira The Gambler'ın casting direktörü Sheila Jaffe, The Sopranos'ta da aynı işi yapmaktaydı. Birkaç ay önce filmden ilk kez haberim olduğunda garip biçimde heyecanlamıştım, Brie Larson'ın etkisi elbette vardı bunda ama afişi görünce merakımın katmerlenmesi, kendisi ötesinde bir beklentimin oluştuğunun göstergesiydi. Ve izlerken çektirdiği tüm *off*lara rağmen bir iskelete denk düşmeye çabalıyor gibi görünen bu yeniden yapım, neden yeniden yapım belki de asıl mesele bu. Bir kere o final var ya o final, offff ki ne off. 

yeterince brie larson dedim mi? 
sevgi, saygı ve o tarz bilumum duygularla:;,

0 tepki:

Yorum Gönder


 
Sayfa Üst Görseli Marek Okon'un TOWERS OF GURBANIA isimli illüstrasyonudur.

Sinemaskot © 2008. Müşkülpesent # Umut Mert Gürses