4 Mart 2014 Salı

Good Night


Belki söyleyenden dolayı, ama takılıyor bazen akla böyle sıradan söz öbekleri. Sanki basit biçimde bir araya gelmiş, göstermelik bir dilek ifade etmek kadar günün belli bir dilimi için konuşmaya başlamak ya da konuşmayı bitirmek veya hiç konuşmamak amacıyla kullanılan bir söz öbeğinin altında görünenden daha fazlası var gibi geliyor işte o zamanlarda; yok! Ama neden bir insan iyi geceler der ki? Yani soruda da görüldüğü üzere mantık bazen işlemiyor, sonra da işte sürekli hikayelerde kaybolma hali. 

Leigh, 29. doğum gününde arkadaşlarıyla yaptığı ev partisi sırasında o günün kendisini görecekleri son gün olabileceğini söyler arkadaşlarına, ve o günkü toplaşmanın tüm amacı da budur zaten. Bir an kendimi bir gezetenin televizyon sayfasında bir film için yazı girermiş gibi hissetmem plotun açıklığı ve cümlenin kuruluş biçiminden kaynaklı sanırım. Fakat Good Night dozunda mizahı, zaman zaman patlamaya hazır hale gelen duygu akışlarını rahatsız etmeden kontrol edebilişi, hikayesine yaklaşımı, sıradanı ve içerisindeki detayları önemseyişi ama en önemlisi, "iyi geceler" öbeğinin hiç duy(ul)mak istenilmediği bir geceyi izleyene anımsatabilecek canlılıktaki atmosferiyle o güzelim afişinin önerdiği kadar zarif bir film. Diyalogların kıyısından geçen günlük-işlerimizden-büyük-kaygıların dahi anlaşılmaz bir doğallıkla filme dahil olabilmesi böylesine eğlenceli-gibi-gözüken-üzüntülü-şarkı gibi bir konusu olan filme ekstra bir derinlik kattığı için ona ayrıca değinmek gerekiyor sanırım. Çünkü yeri geliyor 11 Eylül saldırısı üzerine ufak bir diyalogla bir karakteri tanıtırken yeri geliyor her şeyin sebebi olan ve bu küçük yaşamları yönlendirdiği kadar yok eden şeyin aslında nasıl çok-daha-büyük-şemalar olduğunu tek bir sahneyle gösterebiliyor Good Night. Ama daha ötesinde, yalnızca birkaç kadehten sonra sorulabiliyormuş gibi duran o soruları farkettirmeden, hafifçe alımlayıcının zihnine iten hikayelerden birisi Good Night da, ve bence her şeyden çok bu sebeple değerli.  

İyi geceler denilemedikçe gecenin farkedilmeyen bir karadeliğe dönüştüğü zamanlar için, günaydın denilemeyerek yüzleşilen soğuk gerçeklik sabahlarına dair kıyıdan köşeden bir film, tıpkı sıradan diyerek tanımladığımızı zanettiğimiz girintili çıkıntılı saçma yaşamlar gibi. Kafamdan dumanlar çıkıyor, ama lütfen, bir hikaye daha.

sevgi, saygı ve o tarz bilumum duygularla:;,

0 tepki:

Yorum Gönder


 
Sayfa Üst Görseli Marek Okon'un TOWERS OF GURBANIA isimli illüstrasyonudur.

Sinemaskot © 2008. Müşkülpesent # Umut Mert Gürses