8 Şubat 2011 Salı

Winter's Bone


En İyi Film Oscar'ına aday Winter's Bone'u da izledim sonunda. Film, başlarında sıradan bir gerilim/korku filmine dönüşecekmiş izlenimi verse de elbette öyle olmuyor ve ilk saniyesinden son saniyesine kadar götürmeyi başardığı tedirgin havasıyla çok güzel bir hikaye anlatıcılığı yapıyor.

Film üzerine en çok söylenen şeylerden biri, ağır temposu. Ama konusunun izleyiciye aksettirilmesini sağlayan bu özelliği, aynı zamanda, filmin tam anlamıyla bir gerçeklik oluşturup seyircisini içine almasında ve bu sayede seyir keyfinde de etkili oluyor. Zaten abartılacak durumda bir ağır tempo da yok. Oyunculukları, çekimlerı ve yalın senaryosu da az önce bahsettiğim o gerçekçiliği sağlayarak filmin etkileyiciliğinde önemli rol oynuyorlar.

Filmi tanımlamak için, sinopsisinde yazdığı gibi, 17 yaşındaki bir kızın, şeriften kaçan uyuşturucu üreticisi babasını mahkeme tarihine kadar bulmak için uğraşırken diğer yandan ailesini -iki küçük kardeşiyle hasta annesini- ayakta tutmaya çalışmasına yani salt bu konuya dayanmak filmin çervevesini daraltmak olur. Film bundan daha fazlası.

Yönetmen Debra Granik'in ikinci uzun metrajlı filmi olan ve aynı zamanda Daniel Woodrell'in romanından uyarlayarak Anne Rosellini'yle ortak senaryo yazarı olduğu Winter's Bone'un, etkileyici ve güzel bir film olduğunu düşünsem de En İyi Film adaylığında yer doldurmak amacıyla bulunuyor gibi göründü bana. Bu sene Shutter Island gibi türde çok daha güzel ve ustaca çekilmiş bir film varken Winter's Bone'un adaylığı da pek mantıklı gelmiyor ya, neyse. Empire dergisinin "Oscar'ı neden alabilir ve neden alamaz" sorularını aday filmler için cevapladığı dosyasında, Inception için "neden alamaz" sorusuna biraz da esprili bir dille verdiği cevaplardan birisi; "Akademinin hafızası kısa sürelidir, eylülden önce gösterime girdiysen ödülü unut gitsin." Bunu Shutter Island için de söylemek mümkün olsa gerek. Gerçi, Marty'ye o kadar yıldan sonra ancak ödül vermiş bir akademiden bahsediyoruz, son filmi aday olmadığı için pek konuşmaya gerek yok herhalde.

sevgi, saygı ve o tarz bilumum duygularla:;,

0 tepki:

Yorum Gönder


 
Sayfa Üst Görseli Marek Okon'un TOWERS OF GURBANIA isimli illüstrasyonudur.

Sinemaskot © 2008. Müşkülpesent # Umut Mert Gürses