Her şeyden önce ilgi çekici bir hikayesi var El aura'nın. Kendisini mükemmel suç planlarına kaptırmış, kafası da biraz bulantılı bir taksidermistin bu planlarının üzerine gidişine odaklanıyor hikaye. Bielinsky'nin kendi senaryosuna yaklaşımı tam anlamıyla saf bir suç filmi ortaya çıkarma çabasını ortaya koyuyor fakat kendisnin bu yerinde düşüncesi yaptıklarında pek karşılık bulamıyor maalesef. Öncelikle filmin sürekli ve rahatsız edici müzik kullanımı, hikaye anlatıcılığındaki yetersizliklerle beraber hem karakteri hem de izleyiciyi boğuyor. Karakterin bu kadar bulantılı bir görüntü çizmesindeki en büyük etken de bu, yansıtılan ruh hali bir noktadan sonra öylesine bir tekdüzelik getiriyor ki hikayeye, asansör müziğinden beter biçimde sürekli sahneleri takip eden müzikle beraber saf-suç-filmi fikri, bir adamın manasız gözüken hareketler zincirine dönüştürüyor sahneleri. Gereksizce uzatılmış veya en başta filmde bir yere konulamayan sahneleriyle beraber kopuk sahne geçişleriyle kurgu da hali hazırda çökmeye meyilli El aura'yı yüzeyde tutabilecek son ögelerden biriyken o da bu problemleri sebebiyle sadece filmin üzerine daha fazla ağırlık yapıyor, ve sonuç olarak güzel fikirleriyle ilgi çekici hikayesine yazık edilmiş bir filme dönüşüyor El aura.
sevgi, saygı ve o tarz bilumum duygularla:;,
0 tepki:
Yorum Gönder