3 Eylül 2014 Çarşamba

Gigantic


Eleştirmen Nathan Rabin'in yakın zamanda emekliye ayırdığı kavramı Manic Pixie Dream Girl'e -yani "yalnızca hassas senarist-yönetmenin hayalinde yer alan ve arayışlar içerisindeki buhranlı erkek karaktere yaşamı ve onun sonsuz ihtimaller dahilindeki gizlerini kucaklatan hayat dolu yüzeysel sinematik karakter" diye Rabin'in tanımından çevirebilirim sanıyorum ki- bir örnek daha olabilecek yine bir Zooey Deschanel karakteri izlenen bir film Gigantic. Her ne kadar kavramın kendisi veya Nathan Rabin'in nitelemesi, kendisinin de yıllar sonra tekrar bir yazıyla değineceği kadar çokça tepki görmüş olsa da bence problemli değiller.-Elbette karakterlerin derinlikli yazılmış olması koşuluyla, yani yüzeysel sözcüğünün altı bu sebeple çizili, çünkü buradaki kullanım kavramın türediği Elizabethtown filmi eleştirisinden geliyor- Daha doğrusu, hali hazırda kadın oyuncular ve yazılmış kadın karakterlerin sektördeki durumu can sıkıcıyken, bu durumu, kırık ritmli filmlerin kendine has karakter elementlerinden ortaya çıkmış MPDG'nin daha kötü yaptığına inanmıyorum. Ki zaten MPDG'nin ortaya çıkışı sektördeki bu duruma işaret ediyor, ancak ana akım dışındaki filmlerde derinlikli karakterleri de kapsamasıyla asıl karışıklık oluyor. Çünkü kavramın zaman içerisinde bunaltıcı hale gelmesine sebep olan; aynen yakın dönem yerli edebiyatta iyice ön plana çıkmış "sorunlu yalnız erkek" tiplemesinin bulduğu karşılık sayesinde adeta yeni bir türe dönüşmesi ve yazım odağı haline gelmeye başlamış olması gibi, benzer tiplemenin dünyadaki karşılığı ve ona reçete olarak şahsına münhasır kadın karakterlerin tamamen ticari filmlerde gittikçe sığlaşması. Bu durumda Rabin veya MPDG kavramına uygun düşen tüm karakterleri bir kenara atmak bence kolaya kaçmak oluyor. Pek de marifetli bir oyuncu olmayan Zooey Deschanel hala bu kadar sevilmesini sürekli canlandırdığı bu aynı tipe borçlu; kimisi bu kavramı onurlandıran kimisiyse yerin dibine sokan o karakterler, kendisini bağımsız filmlerin sorunlu-genç-kadın rollerinden MPDG'ye evirerek sürekli rol bulabilen bir kadın oyuncu yarattı mesela, kadın oyuncu üzerine kurulu filmlere hala güvenin tam olmadığı Hollywood örneği varken kavramın bizatihi mizojinizm olarak değerlendirilmesi asıl problem bence.

Gigantic'te Happy MPDG tanımına uygun düşerken Brian ile de bir kontrast oluşturuyor. Bu açıdan da ne kadar karton olsa bile Happy'nin aslında filmin temeli olan bir noktayı sağladığını görüyoruz. Yetişkin-olamama sendromundan muzdarip Happy ile yetişkin-olmaya-çalışma sendromlu Brian, hikaye ikili ilişki üzerine kurulurken rastgele tanışan iki insanın bir araya gelebilişlerine ve genel itibariyle yetişkin kavramına dair yetersiz ama değerli sorgusunun bunun üzerinde yürütülmesine temel iki karakteri oluşturuyorlar filmde. Happy çevresinde fazla insan olmayan ve bu sebeple satış elemenları ve kuryelerle rastgele samimi iletişim kuran birisi. Brian ise içine kapanık ve ne kadar rayın dışında olmaktan mutlu görünse de arayışta olan birisi. İkisinin de görece zengin diyebileceğimiz aileleri Happy için önemli bir dayanakken Brian için dayanak olduğu kadar problemlerinin sebeplerinden birisi. Çünkü ikisi de destek görüyor olsa da Happy'nin ailesinde "yetişmeye çalıştığı" bir birey yokken Brian o yaşa kadar yaptıklarının "sıradanlığıyla" bir nevi gölgede kalmış birey konumunda. Dolayısıyla birisinde aile tamamen destekleyici role sahipken diğerinde destekleyici ama her anlamıyla ittirgen bir görev üstleniyor. Geniş perspektifte bu iki karakter zıt konumlandırılabilir belki, fakat yakından baktığımızda farklı sendromların aynı kapıya çıktığını görüyoruz. Çünkü kendilerine herhangi bir konuda engel olacak kadar baskın sıkıntısı olan iki karakterin birbirlerini iyi hissettirmesi, bu farklı yetişkin tanımını da buluşturuyor; sürekli yanlış tanımlandığını düşündüğüm yetişkin sözcüğü böylece asıl anlamına kavuşuyor: yaşama dair sorgusunu belirli bir sıkıntıyla sonlandıramayarak topluluktan uzaklaşmış birey. Bunu incelikli biçimde kurmada oldukça başarılı Gigantic, ki filmi bir çırpıda köşeye koymayı engelleyen de bu, çünkü yüzeyde işleyen, formülü belli olaylar zincirini alttan destekleyen bir yapı var.

Yetişkin meselesini bir kenara bırakınca filmde yarı yolda bırakılan karakter daha görülür oluyor. Laboratuvar çalışanlarının yalnızca zaman geçirmelik bir uğrağa dönüşmesi dışında ne yaptığı anlaşılamayan bir evsiz Zach Galifianakis de film boyu gereksiz ve aynı zamanda başarısız bir gerilime sebebiyet veriyor. Yalnızca filmin başında görünüp bir kenara çekilse Brian karakterini tanıtabilme açısından kabul edilebilecek ve yerinde olacak bir şey yan hikayeye dönüştürülürken bu filme hiçbir şey katmadığı gibi bir de filmin hikayesini dağıtıyor. Mesela Brian ve ailesiyle kurulan ilişki de zorlama gözükmesine rağmen yetişkinlik konusunda Happy'le bir kontrast kurulabilmesi açısından önemli bir işleve sahip, ancak evsiz adam bölümleri absürt bile değil.

Yetişkin olma üzerine söylemeye çalıştıklarıyla dikkate değer denilebilecek, ancak yeniden üretmeye çalışıp başaramadığı basmakalıp yapısıyla kendisini zorla izleten bir film Gigantic. Seyrek olarak gözlenen kırık mizahının hikayenin altındaki cümlelerle beraber filmi kurtaramıyor olması da buradan kaynaklanıyor: filmin izleyiciye karşı davetkâr tavrı itici stüdyo filmlerine özgü basitlik ve umursamazlığı anımsatan işleyişinde kayboluyor. Değerli bir fikrin daha açıyı kaybederek hedefi tutturamamasının filmi Gigantic, ne kadar anlam atfetmiş olsam da kendisine, ötesi değil.

yalnız paul dano hala o hak ettiği çıkışı gerçekleştiremedi ya, 6 yıl sonra gigantic'ten çıkacak ikinci sonuç budur bence.
sevgi, saygı ve o tarz bilumum duygularla:;,

0 tepki:

Yorum Gönder


 
Sayfa Üst Görseli Marek Okon'un TOWERS OF GURBANIA isimli illüstrasyonudur.

Sinemaskot © 2008. Müşkülpesent # Umut Mert Gürses