15 Eylül 2014 Pazartesi

Frank


Yeryüzünü tanımlayan insanların büyük çoğunluğu gibi "sabah 8 akşam 6" tabirine uygun düşerek yaşayan ve diğer yandan kişisel yaratıcılığına dair klişe hayalleri olan birisi Jon. Frank, yani filme ismini vererek bir fikir olarak filmin kendi etrafında döndüğünü belirten "ahşap kafalık" giyen gizli ana karakter ile etrafındakilerle tanışışı Jon'u bu sebeple izleyiciyle özdeşleştiriyor. Frank'in diğer karakterlere göre merkeziliği, grubun diğer elemanlarının yıllardır müzik endüstrisinde görülen çeşitli stereotiplere denk düşmesiyle belirginleşiyor; çünkü orijinal veya etkileyici güçte olan ne varsa tüm olay akışında Frank'in bir biçimde imzası oluyor orada. Çünkü Frank merkezi karakter olduğu kadar Don, Jon, Jon'a kontenjanı açmış olan diğer klavyeci ve hatta grubun tamamı için ulaşılması gereken veya beraber olunmasıyla hayat bulunan bir fikir adeta. Hikayenin bakış açısı da bu sebeple gayet sıkıcı ve klişe bir karakter olan Jon'a ayarlı, çünkü bu filmin Jon'u izleyici. Gayet sıradan bir ailede yetişmiş sıradan bir insan olmasını sorun olarak gören, problem çözmeye değil sadece ortada problem görmeye odaklanan zihin yapısına sahip normal bir vatandaş. Merak duygusunun diğerlerini normalleştirme biçiminde işlemesi kişioğlunun tarih boyu kendisine biçtiği role denk düşmesiyle Jon'ı hemencecik konumlandırmak zor olmuyor yani.

Jon'un konumlandırılışıyla beraber yaratı ve onun habitatı üzerine mizahi bir seyirlik oluyor Frank. Bu tarz ritmi bozuk komediler olabildiğince sıradan bir iskelet üzerine dikilmiş ayrıksılıkları yerinde ve iyi kullanabilmesiyle değerleniyor genelde ve Frank de bu konuda gayet başarılı. Deadpan mizahı, yani diğer deyişle kuru mizahi tavrı, son dönemde eğlence sinemasında daha sık rastlanan cıvık komedilerle rezil olacak olan hikayesinin en büyük dayanağı. Bu sayede ciddi tavrını koruyabilerek dalgasını geçiyor film ve söz konusu materyal de başka türlü bu kadar eğlenceli kullanılamazdı bence.

Frank'in film içeriği haricinde kalan benim için başka bir önemi sektörde dağıtım işinin nasıl değiştiğinin artık ayan beyan kendi bünyesinde görülebilmesiyle ortaya çıkıyor. Film Birleşik Devletler'de gösterime girdikten yalnızca üç hafta sonra VOD yani bir nevi seç-izle modelinde ulaşılabilir oldu. Geçmişte filmlerin ev sinemasında ulaşılabilir olması ayları bulurken ve gösterime girmeden doğrudan ev sinemasına giden filmler "üçüncü sınıf" kabul edilirken artık tüm dağıtım modeli değişmiş durumda. Şimdilik hem olumlu hem olumsuz yanları gözlemlenebilse de asıl etkilerini sanıyorum ki yıllar sonra daha net göreceğiz.  

sevgi, saygı ve o tarz bilumum duygularla:;,

0 tepki:

Yorum Gönder


 
Sayfa Üst Görseli Marek Okon'un TOWERS OF GURBANIA isimli illüstrasyonudur.

Sinemaskot © 2008. Müşkülpesent # Umut Mert Gürses