11 Eylül 2014 Perşembe

Begin Again


John Carney'i birçok insan gibi Once ile tanımış olmam kadar Once'ın kendisinin en çok dağıtıma girmiş filmi olması kendisi üzerine Once'ı yapıştıran ve "tek filmlik adam" izlenimi veren bir durum oldu hep benim için. Begin Again'i ilk duyduğumda heyecanlanmış olsam da bu sebeple sanki Once üzerine bir varyasyon izleyeceğimi düşündüğüm doğru yani, baştan bunu söylemeliyim. Ve elbette kaçınılmaz olarak bir karşılaştırma yapıyordum kendi kendime filmi izlerken iki film arasında. Film sonrasında eleştirilere ve izleyici yorumlarına baktığımda hemen herkesin iki filmi karşılaştırırlarkenki argümanlarının hem bakış açısı hem beklenti olarak Begin Again'in olduğu ve olmadığı şeyleri güzelce ortaya döktüğüne inanıyorum. Once'a geri dönüşün çok olumlu olmasının temel sebeplerinden biri doğrudan İrlanda'dan ve hiçbir profesyonellik derdi olmadan gelmiş kendince farklı ritmli bir film olmasıydı. Oysa Once ne kadar sevdiğim bir film olsa da hikayeye dayanan bir film değildi. Glen Hansard ve Marketa Irglova'nın nerede dinlenilse hayran kalınabilecek şarkılarından gücünü alan ve çoğunlukla içinde apayrı bir ruh olan amatör müzik videolarının aralara ekstra sahneler serpiştirilmiş hali gibiydi. Ve filmin güzel yanı da buydu. Begin Again ise hikayesine ve onu ortaya çıkaran ruha dayanan kendi başına bir film. Mesela A.O. Scott zamanında Once'a hayran kalmıştı ve müzikalin, müzik odaklı filmlerin geleceğinin kalender ve çok söylemeyen bir tarzda yattığını söylüyordu. Şimdi ise Begin Again'de müziği beğenmediğini ve filmin samimiyetle iyi zevki karıştırdığını söyleyerek ekliyor: "Dan nasıl oluyor da her kayıt yapılan yerin hemen dibinde eski Jaguar'ına park yeri buluyor?" Begin Again'in genel olarak aldığı vasat geri dönüşü özetlemek için A.O. Scott örneğinin fazlasıyla yeterli olduğunu düşünüyorum.

Begin Again'in kuruluş yapısındaki en iyi şeylerden biri karakterler. Filmde hiç kimsenin tragedyalara yakışacak gibi bir olumsuz motivasyonu yok. Hikayenin kendi tavrına ters duran karakterler dahi motivasyonlarını gayet ikna edici biçimde anlatabiliyorlar, tabii iknadan kastım anlayıp kabul edilebilirlik; yoksa hikayenin kendi duruşu gayet sağlam ve bunun en büyük dayanağı aynen hikayede olduğu gibi Gretta. Filmde çok önemsediğim şeylerden biri de bu; neredeyse tüm esin yüklü sahnelerde Gretta var çünkü film kendisi etrafında kurulu: Filmdeki başkalık ve özgünlük bahsi, kayıt sürecinde belirleyici olan kararlı karşı duruş ve nevi şahsına münhasırlığın kaynağı olarak Gretta beliriyor herkesin ve her şeyin arasından. Açılış sekansından jenerik öncesindeki final sekansına kadar her şey bunu kanıtlar nitelikte. Bu yüzden birçok eleştirmenin aksine Keira Knightley'nin rol için çok doğru bir seçim olduğunu düşünüyorum; hele ilk başta Gretta rolü için Scarlett Johansson'ın isminin geçmiş olduğu düşünülünce. Johansson kesinlikle bugünün en önemli oyuncularından biri ve ben de kendisini izlemekten çok keyif alıyorum ama Gretta rolü onunla beraber Knightley ile işlediği gibi işleyip filmi taşıyamazdı bence.



Açılış kurgusu ve filmin neredeyse bir 45 dakikalık sürede hikayesiyle ancak oturabilmesi benim hoşuma gitti. Çünkü asıl önemli olan ve Gretta'yı vurgulayan bir sahneden filmi ele alıp daha sonra karakterlere dair ufak parçalarını aralara kesmesi, seyirciye doğrudan hikaye anlatıldığı hissini veriyor ve gayet başarılı. Burada daha kritik olan, karakter geçmiş hikayelerinde klişelerin kullanımının rahatsız edici olmasının önüne geçilerek filmin bütününe düzgünce oturtulabilmesi. Begin Again sıradan anlara dair bir film zira ve bu sıradan anlar, kabul edilsin ya da edilmesin çok rastlanan klişelerle ortak bir alan paylaşıyor. Açılış sekansına benzer biçimde final de filmi yukarıya taşıyan ehemmiyete sahip. Tabii burada seyirci inisiyatifiyle, hikayede doğrudan bir gösterge olmamasına rağmen Dan'in durumunu bir kısır döngü olarak kabul ediyorum. Bunun haricinde Gretta'nın kararları filmi de kendi üzerine almasını sağlıyor; bu sebeple finale kadar zihnimde karaktere atfettiğim öneme denk düşen son zincirler daha da hoşuma gitti. Zira ne olduğu kadar ne olmadığıyla da etkileyici bir film Begin Again ve başta Gretta ile Dan olmak üzere tüm ilişkilerin kazanma/kaybetme sığlığında bir tahmin edilebilirlikle değil belirsizlik minvalinde kurulması bile filmi suçlandığı kartonluktan kurtarıyor.

Begin Again birleşebilen günlerin filmi, sıradanlığının bir sebebi de burada yatıyor. Kalabalık bazen kendiliğinden çok arzulatıcı bir uyuşturucu olabilir, arkasından gelen özlem ve nefret de çoğunlukla o bir anda birleşebilmiş günlere dönük oluyor bu yüzden. Ve aldığı olumsuz eleştirilerin temel sebebi de bu bence, çünkü gerçekten güne, günlere yakın bir film Begin Again; ağızda bıraktığı tatla, heyecanı sebebiyle sürekli hatırlanan ufak zamanları anımsatan, anlara dair keyifli bir film. Tek olumsuz yön, filmde yansıtıldığı kadar güçlü olmayan müzikler; fakat Gretta'nın filmdeki esin kaynağı olması da burada tekrar kendini gösteriyor: Greta sebebiyle Dan bizden farklı duyuyor o şarkıları ve kendisinin de oraya katılmasıyla ortaya zevkli bir iş de çıkartıyorlar.

sevgi, saygı ve o tarz bilumum duygularla:;,

2 tepki:

emili dedi ki...

Yazı boyutu biraz daha büyük olsa okuma açısından daha faydalı olabilir.

capodelnulla dedi ki...

öneri için teşekkür ederim. mevcut fontta biraz daha büyük puntolar cidden çok büyük duruyor, o yüzden hemen şimdi istediğim gibi bir düzeltme yapamadım ancak yakın zamanda ya font değişikliğiyle ya da boyuta daha ince bir ayarlama yaparak bu problemi çözeceğimi umuyorum. belki gereğinden fazla zaman alabilir daha okunabilir yazı boyutunda beni de rahatsız etmeyecek font bulabilmem ama olsun bakalım :)

Yorum Gönder


 
Sayfa Üst Görseli Marek Okon'un TOWERS OF GURBANIA isimli illüstrasyonudur.

Sinemaskot © 2008. Müşkülpesent # Umut Mert Gürses