Deb Session diye adlandırılan ve aslında Fransızca Debutante'dan gelen, genç kadınların yaşanılan topluma resmi olarak tanıtılması gibi ifade edilebilecek aristokrasi geleneği etrafında dönen bir film Metropolitan, tabii kabaca böyle. Filmin asıl derdi belli bir çevrede "özel bir gelecek" hayaliyle yetişmiş insanların yaşamlarında belli bir zamanı geride bıraktıktan sonra hazırlandıkları şeyin bu olmadığını fark ederek kendilerini "başarısızlık" olarak nitelendirmesiyle beraber ikili ilişkiler de dahil olmak üzere bir arkadaş grubu üzerinden insan ilişkileri değerlendirmesi. Dikey hareketliliğin de erken dönem Fransız sosyalistlerinden Charles Fourier'nin de bahislerinin geçtiği ve bunlarla yan yana durunca ifade ettiği anlam gayet açık olacak biçimde Jane Austen'ın da kendine göre bir yeri olduğu Metropolitan, diyalog üzerine kurulu filmlerin üzerimde sahip olduğu çekim gücünü layıkıyla kullanıyor. İyi yazılmış diyalogların ötesinde filmin ilerledikçe açılan hikayesi ve bunu sürükleyici anlatımı da etkili oluyor. Tabii film herhangi bir merak ögesine eklemli olarak işlemediği için tahmin edilebilirliğin bir değerlendirme kriteri olamayacağını söylemeli, diğer yandan da hikayeye yönelik övgü yanlış anlaşılmamalı: sakin ama ilgi uyandırıcı hikaye anlatıcılığının ötesinde kendi başına ortada durabilecek etkileyici bir olay örgüsü beklentisi Whit Stillman için pek yerinde olmaz.
Günümüzde tam anlamıyla egemen olan kariyerist yaklaşım haricinde baktığımızda dahi yetişme dönemlerine belli büyük hayallerin hakim olduğu birçok insanın belli bir noktada yaşadığı hayal kırıklığını fazlasıyla ilgi çekici buluyorum. Elbette filmin 24 yaşında olması kendisi üzerinden "günümüzde" diyerek değerlendirme yapılmasını tuhaf gösterebilir, fakat Arthur Miller'ın doğrudan ilişkili beklentileri işleyen bugün 65 yaşındaki oyunu da aynı konuyu işlerken mevcut durumun dönemsel olmadığı anlaşılabilinir. Her ne kadar basit bir durum gibi gözükse de aslında yaşamları belirleyen bir hayal kırıklığı söz konusu olan, ekseriyetle üzerinde yüründüğü için görmekte zorlanılan bir çizgi herkesi sıraya dizmişken zaten, mevzunun basitliğinden bahsetmek pek mantıklı olmasa gerek. Masalların küçükler için olduğunun düşünülmesi de bu yüzden mantıksız zaten, koca dünya gerçekleşmeyen ama sihirli uyum sayesinde göz ardı ettiği fantezisiyle ölürken.
sevgi, saygı ve o tarz bilumum duygularla:;,
sevgi, saygı ve o tarz bilumum duygularla:;,
0 tepki:
Yorum Gönder