Uzun zamandır aynı şeyleri söyleyip duruyorum zamanla ilgili, yani o umut döngüsünü artık iyice benimsedim. Muzır Kurulun pek hoşlanmadığı güzel insan Chuck Palahniuk'un ifadesiyle, doğru sözcük olmasa da ilk akla gelen isteksiz ve sıradan bir anda bir şarkı daha dinleyeyim de uyumaya çalışayım dedim ve on yıllık bir Nick Cave and the Bad Seeds şarkısını -we came along this road- dinlemeye başladım. Şarkının ilk saniyeleriyle beraber benim için her şey durdu, sanki bir anda her şey huzurlu bir yoklukla sonuçlandı. -bu arada bir boşluk var- Ben de birbirleriyle bağlantılı dört, onlardan bağımsız bir de final şarkısıyla bir başlık koyayım dedim. Ha ama şimdi ilk cümleyle blogu -ya da diğer bir ifadeyle sinemaskot karalama defterini- bağlayayım; benim gibi arabalardan pek hoşlanmayan ve anlamayan bir insanın bile aşina olduğu bir yarış terimi vardır ya hani son düzlük diye, -sanırım at yarışlarında daha çok kullanılıyor ama olsun maksat benim için bağcıyı dövmek- işte tam o evreye girmek üzereyim, o yüzden cins bir aydan sonra blog daha şenlikli olacaktır diye düşünüyorum. Bazı planlarım var önümüzdeki bir yıl için; sinema insanları ve çeşitli konular üzerine dosyalar hazırlamak, kısa film seçkileri yapmak ve kurgu işini becerebilirsem farklı amaçlarla videolar hazırlamak gibi. Hatta blogun bu halini koruyarak kendine ait bir alan adına taşımak da mümkün olabilir belli bir müddet sonra. Ama önce şu son düzlüğü bir atlatalım, sonrasında ben sürrealist halay başıyla sebbaha kaddar sürrealist halay. Neyse hadi dinleyelim. Ha bir de video istemeyenler için videoların hemen altlarında fizy linki de mevcuttur.
*nine inch nails'in -sanırım- en bilindik ve benim de en sevdiğim iki şarkısı arasında karar vermeye gerek duymadım, haliyle ikisi birden geliyor. bu arada nin'den sevgili güzel insan trent reznor yine bir david fincher filminin müziğini yapacak, film bir yeniden yapım; the girl with the dragon tattoo.
http://fizy.com/s/1lyh71 http://fizy.com/s/1luc4w
* şimdi aslen bir nine inch nails şarkısı olan hurt'ün efsane adam johnny cash versiyonu.
http://fizy.com/s/1m9yi4
* ve aslen bir johnny cash şarkısı olan the singer (ya da, the folksinger)'in nick cave & the bad seeds versiyonu.
http://fizy.com/s/1m5a4v
* şimdi de diğerlerinden bağımsız olarak blonde redhead'in 2010'lu harika albümü penny sparkle'da yer alan here sometimes'ın canlı kaydı.
http://fizy.com/s/1mcm8j
*bir de bonus olarak bir Leonard Nimoy videosu olsun, bu video bu başlık için planlarımda yoktu gerçi ama birkaç gündür durmadan seyrediyorum. 80 yaşındaki Leonard Nimoy bu videoyla yeni bir idol oldu benim için, The Dude'u bile sollar performansı. idollerimin 60 yaş üzeri olması da garip ya, neyse. bruno mars'a gelince, tanımam etmem. bir iki kez internette ve televizyonda karşıma çıkmıştı ama pek umursamadan geçmiştim, bu şarkısı videonun da etkisiyle hoşuma gitti.
fotoğraf, rodney smith. hastasıyız efenim.
sevgi, saygı ve o tarz bilumum duygularla:;,
Sinemaskot isimli diğer hiçbir site veya blogla bir bağlantım yoktur. Radikal Blog'daki ufak ve gereksiz macera harici 2008'den beri bu adreste yalnız bir blog olarak devam etmekte Sinemaskot. Sonradan çıkan isim benzerlikleri sebebiyle blogun isminin başına mavra olsun diye "öz hakiki has" koymayı düşünmüş olduğum da doğru değildir. Şaka bir yana Sinemaskot ismi cidden patlamış, zamanında bu blogu arkadaşım isimlendirdiği için şimdi ismi değiştirmek istemedim ama durum bu yani.
"Yeah, well, sometimes nothin' can be a real cool hand."
Into The Wild
Frances Ha
Six Feet Under
The Late Late Night Show with Craig Ferguson
"Don't Let The Fuckers Get Ya"
The Sons of Lee Marvin'i temsil eder dersem çok ciddi bir şeyden bahsediyormuşum gibi gelir mi kulağa?
François Truffaut
"Ama sinefiller birer nevrotiktirler. -aşağılayıcı bir söz değil bu- Bronte kardeşler de nevrotikti ve bu yüzden tüm o kitapları okuyup sonunda yazar oldular. Ünlü Fransız reklam sloganı, 'Yaşamı seviyorsan sinemaya gidersin.' diyor, yanlış! Tamamiyle karşıtı; eğer yaşamı sevmiyorsan ya da yaşam seni tatmin etmiyorsa sinemaya gidersin."
0 tepki:
Yorum Gönder