27 Temmuz 2015 Pazartesi

En duva satt på en gren och funderade på tillvaron

A Pigeon Sat on a Branch Reflecting on Existence


Roy Andersson'un rastgele ama hakkında keskin yargıları olmayan bir izleyicisi olarak ne beklemem gerektiğinin farkında olarak oturdum izlemeye bu uzun isimli son filmini. Açıkçası bu anlamda pek şaşırtmıyor Andersson, zira kendisinden bekleneceği gibi çekimler ve sinematografiyle beraber soğuk ve durağan bir filmle karşı karşıyayız ve bu kendisinin sinemasına aşina olanlar için ilk anda güzel gelebilecek bir durum olabilir. Fakat böylesine keskin tarzı olan birçok yönetmenin son 5 yıllık süreçte sektirmeden yaptığı gibi kendisinin de kendi parodisine dönüşme durumu olduğunu söylemek mümkün, zira ortada yamalardan hallice bir anlatı var, hatta bence yok. 

Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor ki bu bir yorum filmi değil, gözlem filmi. Hareketsiz kameranın sabit açıdan sahneyi gözlemesiyle beraber detaylara olan dikkatin ön plana çıkması olağan olandır, fakat A Pigeon Sat on a Branch Reflecting on Existence bu açıdan pek doyurucu olmayan bir film. Bunun bilinçli olduğuna şüphe yok, zaten filmin cümlesi bu durum üzerinden kendisini kuruyor ama burada kuru cümleler ötesinde, her şeyden önce, seyir için var olan bir eser olması gerektiği unutuluyor gibi. Sembolik anlatım ile sembolleri art arda dizerek bir şeyler anlatmaya çalışma arasında fark olduğu açık çünkü. İkincisiyle beraber tıpkı bu filmde olduğu gibi yalnızca etiketlerle ifade edilebilecek değerlendirmelere geçiş yapabiliyoruz ancak: iletişimsizlik, yalnızlık, izolasyon, tepkisizlik vesaire vesaire. Yani bir noktadan sonra "evet evet onlar işte" diye geçiştirilen şekilde *insani kapanmayı* anlatıyor resmen Andersson. Güncel kültüre yapılan atıflarda isabetli gözükmesine rağmen bu yüzeysel ve skeçsel yapısı her şeyi bozuyor bu sebeple: filmin kendisi cümlesine dönüşürken aynı şeyleri tekrar tekrar okuma sıkkınlığı mı içi kaplıyor yoksa hali hazırda zaten bir film mi izlemiyoruz, ayırdına varamıyorum. 

Sembollerin doldurduğu satırlar bir noktadan sonra belki kendi dilini yaratıyor gibi geliyor olabilir, fakat mütemadi suskunlukla mütemadi gürültü aynı noktaya varan şeyler. Yani bağırmanın zıttı sessizlik mi, tartışılır; fakat bağırmanın doğrusu sessizlik değil.

sevgi, saygı o ve tarz bilumum duygularla:;, 

1 tepki:

seda yılmaz dedi ki...

Buypasa.com geliyor! Gucci marka ürünler eşsiz kampanyalarla sizlerle. Detaylı bilgi için https://ucretsizdukkan.com adresine uğrayabilirsiniz.

Yorum Gönder


 
Sayfa Üst Görseli Marek Okon'un TOWERS OF GURBANIA isimli illüstrasyonudur.

Sinemaskot © 2008. Müşkülpesent # Umut Mert Gürses