20 Eylül 2013 Cuma

Bellflower

Evan Glodell'ın yazdığı, yönettiği ve oynadığı Bellflower'ın kendisi kadar ilginç bir yapım süreci var. Birçok kişinin film çekmeye başlamaya bile cesaret edemeyeceği kadar kısıtlı bir bütçeyle, hiçbir gerekli çekim izni alınmadan tam anlamıyla "gerilla-usulü" çekilmiş bir film kendileri. Hatta öyle ki Glodell'in röportajında söylediğine göre, filmdeki gergin mutfak sahnesini bir arkadaşlarının evinde çekerken, n'olduğundan haberi olmayan komşular polis çağırmaya kalktığından çekecek zamanları dahi oldukça kısıtlı olmuş. Elbette bunun gibi zorluklar filmdeki gergin atmosferin doğal olarak oluşmasını sağladığı için aslında filme dolaylı yoldan büyük katkıda bulunmuş imkanlar ya da daha doğru ifadeyle imkansızlıklar. Mesela hem maddi problemlerden dolayı hem de hevesin var olmasıyla; filmdeki o özel kıyamet sonrası aracı Medusa, flamethrower diye adlandırılan silah ve daha önemlisi filmdeki birkaç sahnede kullanılan bir kamera bizzat Glodell tarafından yapılmış. Tabi bu kadar çaba Glodell'in işini bırakıp sadece filme odaklanmasıyla tamamlanıyor. Yani Bellflower, arkasında ciddi bir adanmışlık olan tam bir bağımsız film.

Bellflower'ı ortaya çıkaran hikaye aslında 2003'e kadar gidiyor. Glodell'in sarsıldığı ve üstesinden gelmek için çok zor zaman geçirdiğini söylediği ayrılığından sonra ortaya çıkıyor filmin arkasındaki fikir. Muhtemelen bu sebeple de üzerinde yaklaşık beş yıl harcanan fimin hikayesiyle, filmde kendi yaptığı şeylerden daha fazla ilgilenilmesini istiyor Glodell. Üzerine titrediği hikaye de zaten yine bir ayrılığı anlatıyor. Fakat filmin gayet kişisel olan tarafını bir kenara bırakırsak hikaye iki odak üzerinde dönüyor. Tüm evreleriyle bir ilişki ve "Mother Medusa" ismini verdikleri hayali çeteleri olacak kadar belli takıntıları olan filmlerden fırlama iki arkadaş. İlişki duraklama noktasına kadar beyaz perdede gayet alıştığımız şekliyle anlatılırken, ayrılıkla beraber film tuhaflıklarını göstermeye başlıyor. Bu yola girişiyle de Mad Max takıntılı iki arkadaşın, tüm zamanlarını hazırlıklı olmak için ateş çıkartan bir araba ve flamethrower isimli yine ateş saçan bir silah yaparak geçirip kıyameti bekleyişleri filme daha da anlam katıyor, her ne kadar son cümlem bana dahi ziyadesiyle garip geliyor olsa da.

Oyunculuklar belli dramatik anları kaldıramıyor olsa ve hikayede ciddi kopukluklar olsa da yapımındaki özveri ve çaba ile bunlar bir şekilde gözardı edilebiliyor. Kendine has tarzı, final jeneriği akarken bir an "ben az önce ne izledim?" dedirten ilgi çekici bir seyirlik Bellflower. Ama fazlasını beklemek hem filme hem Glodell'a hem de seyir zevkine haksızlık olur.  


 sevgi, saygı ve o tarz biluum duygularla:;,

0 tepki:

Yorum Gönder


 
Sayfa Üst Görseli Marek Okon'un TOWERS OF GURBANIA isimli illüstrasyonudur.

Sinemaskot © 2008. Müşkülpesent # Umut Mert Gürses