İnsanların bir gün öleceklerini düşünerek yaşadıklarında ne kadar korktuklarını oysa yarın öleceklerini düşünerek yaşadıklarındaysa ne kadar cesaretlendiklerini söylemiştim. Ve tek fark buydu, belki tüm fark da. Her şeyin ne başladığı ne de bittiği yerde olmak pek umrumda değilmiş aslında, sadece atmosfer. Yani yağmurun yağması ve o su damlalarını tek tek görebilecek kadar zamanın yavaşlaması, belki. Belki de sadece, hiçbir şey olmayan sıradan bir günde yağmurun yağmasıyla insanların kaçışması ve muhtemelen insanların kaçtığı su damlalarıyla beraber bir kenardan o kaçışmayı garip bir gülümsemeyle izlemek. Fazla mı dramatize gerçekten ayırdedemiyorum, çünkü bir kupa kahveyi keyifle içerken bir anda hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını anlamanızla beraber o kahvenin tüm keyfinin kaçması gibi tam ortasındayım ya da ardında, hem de uzun zamandır ve bir gün ölecek olmakla yarın ölecek olmanın arasındaki farkı düşünmeyi artık bırakmış olmama rağmen. Takıntılı olmamaya takıntılı olmak gibi belki de, kim bilir?
Hem bir kokuyu nasıl anlatabilirsiniz ki? Üstelik kokuyu ilk duyduğunuz anda aklınızda Cup of Coffee ve And No More Shall We Part birbirine karışarak çalmaya başlıyor ve arasındayla ardında iç içe geçerek belirsiz bir zaman boşluğu yaratıyorsa?
"Yani rüzgar her şeyi alıp götürmeyecek"
Hem bir kokuyu nasıl anlatabilirsiniz ki? Üstelik kokuyu ilk duyduğunuz anda aklınızda Cup of Coffee ve And No More Shall We Part birbirine karışarak çalmaya başlıyor ve arasındayla ardında iç içe geçerek belirsiz bir zaman boşluğu yaratıyorsa?
"Yani rüzgar her şeyi alıp götürmeyecek"
It took a cup of coffee
fotoğraf; BJ ve Richeille Formento'nun Circumstance isimli serisinden.