8 Nisan 2011 Cuma
Gözyaşlarımızı Bitti mi Sandın?*
Hiçbir şey ama tam anlamıyla hiçbir şey yapmak istenmeyen anlardaki saat tiktakları, küçüklüğümden beri dinlediğim o marşın büyük bir coşkuyla eşlik ettiğim; istemez vaadetmeyin cenneti bize, dünya cennet olacak ellerimizle cümlelerinin de etkisiyle belki, o meşhur soruyu sorduruyor bana; yoksa cehennem dedikleri, şimdi, tam burası mı? İnsanların nesneleri sahiplendiği gibi zamana aitiz belki, işlevini yerine getiremeyen veya getirmeyen ama yine de belki bir gün lazım olur diye saklanan o bozuk nesneleriyiz zamanın. Ya da geri dönüşümündeyiz insanlığın. Sadece yere uzanıp göğe, insan gözünün görebileceği en uzak yere bakabilmenin verdiği keyfi reddedenlerin dünyasında, sadece oturup emrini yudumlayan bizler, sahibinin sesiyiz bugün de.
Evet, marşlar eski marşlar bitik. Ve epik melodiler eşliğinde düzenlenen törenlerde tutulan saflar için mırıldanılanlar, lirizme geçit vermeyen dünyanın demagoglara aldanışına göre belki daha kederli ama, şehrin dışındaki o kasabada berduşlar ve meşum ihtiyarlarla var olmayan diyalogların monologa dönüşebilmesinin keyfi değil mi zaten, o nadir olan bazılarımızı da hala nefes ritüeline devam ettiren?
Neyse şimdi bırakalım da bunları hadi evrende kendimizi bulalım.
*mfö
fotoğraflar;
1, 1920'lerde Christoval'deki Güney Concho Nehri yakınlarında çekilmiş bir çadır kampı fotoğrafı.
2, 1941 yılında Britanya'da bir siperde göğe bakan çocuklar.
3, hubble uzay teleskobu tarafından evrenin bugüne kadar görülmüş en büyük, derin halini gösteren fotoğraf.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 tepki:
Yorum Gönder