Ya da Festival de Cannes veya Cannes Film Festival
11 Mayıs - 22 Mayıs 2011 arasında gerçekleşecek olan 64. Cannes Film Festivali'nin posteri yayımlandı. Posterde Faye Dunaway'in 1970 yılında Jerry Schatzberg tarafından çekilen fotoğrafı yer alıyor.Festivalin açılış filmi ise Woody Allen'ın yeni filmi, Midnight in Paris. Filmin de posteri ve fragmanı yakın bir zamanda yayımlandı. Ayrıca bir Woody Allen filmi olması bir yana, filmde Marion Cotillard, Rachel McAdams ve Adrien Brody'nin de oynadığını ayrıca belirterek kendimi heyecanlandırmayı gerekli buluyorum.
17 Mayıs Salı günü de efsanevi isim Jean-Paul Belmondo onuruna özel bir gece düzenlenecek ve "Belmondo, The Career" videoları gösterilecek.
Bu sene Festival jürisinin başkanı Robert De Niro,
Kısa Film jürisinin başkanı Michel Gondry,
Un Certain Regard yani Belirli Bir Bakış Bölümünün jüri başkanı ise Emir Kusturica.
Söylemeye gerek yok sanırım ama hepsi candır, Ayhan Sicimoğlu deyişiyle; hepsinin ayrı ayrı hastasıyız.
Son olarak söylememek için kendimi tutmaya çalışmış olsam da söylemeden edemiyorum; Semih Kaplanoğlu'nun bu sene filmi Cannes'da Belirli Bir Bakış bölümünde gösterilecek olsaydı yine ortalığı birbirine katar mıydı acaba merak ediyorum? Ama doğru ya, Kusturica'nın Altın Portakal'ın jürisinde yer alacağı 30 Temmuz 2010'da açıklanmıştı, Altın Portakal'a başvurular için son gün 20 Ağustos 2010'du. Semih Kaplanoğlu hem Altın Koza'ya hem de Altın Portakal'a başvurmuştu. Sonra Altın Koza'da 26 Eylül 2010'da ödül alan Semih Kaplanoğlu, Altın Koza'da ödül aldığı için kurallar gereği 14 Ekim 2010'daki Altın Portakal ödül töreninde zaten yarışamayacağı halde, 6 Ekim 2010 günü, Emir Kusturica gibi vahşet yanlısı, soykırım savunucusu(!) birisinin festival jürisinde oluşunu protesto ederek Altın Portakal'dan filmini çektiğini açıklayıp sonra da; sadece yarışmadan çekildiklerini, insanların gidip filmlerini izleyebileceğini, insanları filmlerinden mahrum bırakıp mağdur etmeyeceklerini söyledi. Sanırım zaten çeşitli çevreler sebebiyle fazlasıyla maruz kaldığımız demagojiyi yeterli görmüyordu ki kendisi de katkı yapıyordu. Bir de bu olaylardan sonra NTV'de Banu Güven'in programına katılıp internette Emir Kusturica'nın Bosna savaşı için söylediği soykırım ve vahşet yanlısı sözlerini içeren videoların olduğunu söyledi, fakat tabi ki ne kaynak gösterebildi ne kanıtlayabildi çünkü öyle videolar yoktu. Çünkü Emir Kusturica sadece; ülkesinin, Yugoslavya'nın, küresel sebeplerle parçalanıp çokuluslu şirketlerin cirit atacağı bir yer olmasına karşı çıkan bir anti-emperyalistti. Ya da 12 Ekim 2010'da BirGün gazetesinde Zahit Atam'ın yazısının başlığı gibi: "O, sanatçı ahlakının sembolü olacak kadar temizdir." Cannes'dan başlayıp Emir Kusturica deyince dayanamayıp sinirle; adaleti, özgürlüğü savunan ve insanlığa duyarlı(!) Semih Kaplanoğlu'nun tavırlarına daldım, konuyu dağıttım.
Neyse, her zaman tekrarladığım gibi festivaller candır ama tabi Cannes daha bir candır.
sevgi, saygı ve o tarz bilumum duygularla:;,
0 tepki:
Yorum Gönder