17 Kasım 2012 Cumartesi

Paris


İsmi gayet yalın biçimde anlatıyor filmi, sonuçta yaşam tümdengelip tümevarıyor kendi dünyamızı oluşturan yaşadığımız yerlerde. Ayrıksı hikayeler ve benzer hislerin kesme kurgu yoluyla bir akış içerisinde bulunması da bu sebeple artık bahsedilecek bir özellik olmaktan çıkıyor muhtemelen. Fakat hepsinin sonu bekleyen bir hastanın hikayesinden hareketle olduğunu söylemek gerekli, çünkü tüm karakterlere ve yaşadıklarına bakarken asıl olanın izleyiciye doğru giden alışılmış bir motto olduğu farkediliyor. Filmin sıradana yaklaşımı ve dolayısıyla hissedilen sıcaklığı sebebiyle ilk anda fazla rahatsız etmiyor o artık bunaltan motto, ve elbette sunumunun etkisini de yadsımamak lazım. Ama genel bir iyiden öyle veya böyle bahsedebiliyor olsak da güzel için mümkün mü bu, ve daha önemlisi mut hangisiyle daha doğrudan ilişkili?

Paris, bir iğne deliğinden geçirilmeye çalışılan ipliği anımsatıyor; o kendi etrafında saçılmış ufak parçaları göz ardı etmek veya ipliğin ucunu biraz ıslatmanız gerekiyor.

Juliette Binoche ve Mélanie Laurent'ı uzaktan izleyebilmenin keyfiyle,  
sevgi, saygı ve o tarz bilumum duygularla:;

0 tepki:

Yorum Gönder


 
Sayfa Üst Görseli Marek Okon'un TOWERS OF GURBANIA isimli illüstrasyonudur.

Sinemaskot © 2008. Müşkülpesent # Umut Mert Gürses