25 Kasım 2012 Pazar

La fille sur le pont


Yerleşik hüznü olan karakterler her hikayeyi daha etkileyici kılabiliyor sanırım, belki en yaygın olanı dışında.

Baudelaire'in çok tekrarladığım bir sözünün başka türlü ifade ediliş şekli gibi La fille sur le pont; "Her hastanın yatak değiştirme tutkusuna kapıldığı bir hastanedir yaşam. Kimi soba karşısında çekmek ister acısını, kimi pencere kıyısında iyileşeceğini sanır." Zaten, köprüler de atlamak için kalabalık yerlerdir, değil mi?

- Geleceğini nasıl görüyorsun, Adele?
- Bilmiyorum. Ben küçükken tek istediğim büyümekti. Olabildiğince hızlı büyümek. Ama tüm bunların bir öneminin olduğunu göremiyorum, artık göremiyorum. Yaşlanıyorum. Geleceğimi, büyük bir tren istasyonunun bekleme salonunda görüyorum. Dışarıdaki kalabalık insan topluluğu, beni görmeksizin geçip gidiyor. Hepsinin acelesi var... Trenlere ve taksilere biniyorlar. Onların gidecek bir yerleri, buluşacakları birileri var...Ben öylece orada oturuyorum.

sevgi, saygı ve o tarz bilumum duygularla:;,
diyalogun çevirisi divxplanet'ten.

0 tepki:

Yorum Gönder


 
Sayfa Üst Görseli Marek Okon'un TOWERS OF GURBANIA isimli illüstrasyonudur.

Sinemaskot © 2008. Müşkülpesent # Umut Mert Gürses