18 Kasım 2010 Perşembe

Trois couleurs: Bleu

Biz mi birileri ağlamadığı için ağlıyoruz yoksa birileri mi biz ağlamadığımız için ağlıyor, bilmiyorum. Fakat birbirimize içten içe gülüyor oluşumuz beraber ağlama ihtimalimizi yok edecek gibi gözüküyor. Hissetmekten bahsetmiyorum elbet, hem bahsediyor olsam bile hissetmek beraber mi olmak zorundadır, karşıdan karşıya mı olmak zorundadır, veya herhangi bir zorunluluğu var mıdır, öncelikle bunu sonuçlandırmamız gerekiyor sanırım. Zaten nedenlerle değil sonuçlarla yürüyoruz, biliyorsun, detaylar sadece komplo teorilerinin parçaları, öyle mi dersin ya da doğru?

Daha resmileşebilir her şey, daha kavramsal soyutlarda takılıp kalabilir, ama güzel bir koro eşliğinde söylenenlere kulak verdim ben, kitleleri boşverdim şimdi. Belki tamamen anın getirdikleri neden oldu buna fakat umursamadım, artık geriye yapmam gereken tek bir şey kaldı; hiçbir şey.

Kaçışların geri dönüşleri var mıdır, yani kaçılan şey, kendine tekrar döndürebilme gücüne sahip midir ve zaten kaçışın da esas nedeni bu olduğu için aslında kaçış da, kaçılana bağlı olarak, dönüşün bir parçası mıdır? Boşvermişlik yerini pişmanlığa bıraktığında, pişmanlık, boşvermişlik duyulmadan öncekiler nedeniyle midir yoksa boşvermiş olmaktan mı pişmanlık duyulur?

Sorular bir yana, bizi yaşatan anların güzelliği yeri geldiğinde bizi yok eden anların kendisine dönüşebiliyor. Kupa, bazen tatlıları dahi alamayabiliyor.

Bir yerlerde "özgürlük" adına yıkılan duvarlar vardı, anımsar mısın? Yoksa sen de benim gibi kaçırdın mı o zamanları ve bugün geriye dönüp ortalığı nasıl velveleye verdiklerine mi şaşıyorsun? Kieslowski, sanki buna da değiniyor, yani "eşitlik" ve "özgürlük" kavramlarının apayrı birer temsil olup olmadıklarına dair o soruyu ortaya atıyor, olabildiğince estetik bir biçimde. Ben kendi köşemde ve halimde filmin bitmemesini uman fantastik beklentilerim içerisindeyken, en sonunda Kieslowski beklediğim o cevabı veriyor ve "mavi" ile "beyaz" iç iç geçiyor.


Koroya kulak verelim baylar bayanlar, tüm estetiğe ve düşündüklerimiz kadar hissettiklerimize, beraber tüm güzelliklere.


sevgi, saygı ve o tarz bilumum duygular;
Kieslowski ve Binoche'a derin selamlarla:;,

1 tepki:

Alexandre FABBRI dedi ki...

Kieslowski hala hareket eder...

Yorum Gönder


 
Sayfa Üst Görseli Marek Okon'un TOWERS OF GURBANIA isimli illüstrasyonudur.

Sinemaskot © 2008. Müşkülpesent # Umut Mert Gürses