10 Mart 2015 Salı

Whitewash


Dışarıdan gelen kötü müzik gürültüsü, köşede oturan birileri; yola, herhangi bir yola, herhangi bir sebeple çıkınca artık sanki nicel anlamın ötesinde de biraz fazla olduğu fark edilen insanlar... Belli bir kimlikle tanımlanan, veya daha genel ifadesiyle belli bir şey etrafında toplanmış insan grupları değil bu hoşnutsuzluğun odağı, en genel ifadesiyle bir tür; belki. Yardımcı olmak, yanında olmak, anlaşmak, anlaşamamak, kavga etmek veya diğer ilişki aşamaları; düşününce sonradan hepsine bir noktaya kadar "değmiş" gibi gözüküyor. Yani hem uzak değilmiş değmiş geçmiş, hem de iyi ki bir temas olmuş diye gibi, iki anlamı da vermek gerekli oluyor çünkü bazen. Ama ne diyor Bruce? "Lanet olsun, donduruyor bu soğuk!" 

Quebec'in kırsal kesiminde kar temizleme aracı operatörü Bruce, kazara birisini öldürüyor. Tabii bunun dilsel ifadesi kolay, bir çırpıda söyleniyor. Sonrası işte Whitewash oluyor. Durağan temposuyla beraber o kadar sade bir hikaye yani soğuktan genel çıkarımlar yaptıran. Bir insanın sıkışmışlığını izlemek belki her şeyi mümkün kılan, fakat filmin bunun ötesinde bir imkan sunduğu gerçek. Öylesine geçilebilecek her sahnesinde ayrı bir hesabın olduğu, olanları açıklamak için yer yer geçmişe döndüğü kurgusuyla ters düşmeyişiyle daha net gözüküyor; fakat basit bir olaylar zincirinin sırıtmaması değil Whitewash, insanlıktan kaçış denilince gözükebileceği kadar klişe ama mümkün olduğunca samimi bir "hayat nereye giderse" öyküsü özüne inince. Doğrudan alakası olmayan birçok film akla geliyor bu sebeple; yeniyetmelik döneminde "gerçek" arayışıyla yine karlı ormanlarda kalan o etkileyici adamdan, herkesin içinde olduğu büyük şemalara metafor olarak hizmet gören bir petrol rafinerisi sahibine kadar. Yalnız tüm bunların ötesinde bir tavır benimsiyor oluşuyla zihnimden kaybolup gitmeyecek filmlerden birisine dönüşüyor Whitewash. O mevsimine yaraşır soğuk ve umursamaz tavrı ile kendi anlatacaklarını noktalı virgülü atarak bitirişi tüm hikayesine, Bruce'un o noktaya gelişindeki gevşek olay örgüsüne anlam kazandırıyor. Çünkü sıkılıyorsun bazen şımarıklıkla alakası olmadan. Bir başkasının aldığı nefes sanki kendi aldığından gidiyormuş gibi bunaltıyor tüm ilişkiler. Bir dayanamıyor olma hali evet, ama karamsarlık değil bunlar; yalnızca beklenti, iyimserlikle fazla ilişkilendirilmiş bir sözcük.   




"Hani diyorlar ya her suçlu insan kendi kendisinin celladıdır diye, ama bir de yarının daha iyi bir gün olacağını söylüyorlar. Ve ben ne diyorum biliyor musun? Lanet olsun, donduruyor bu soğuk!" Ve işte sonra Timber Timbre girmiyor mu anında Black Water'ıyla; tam bir hafif hafif sıcaklayan havalardan hazzetmiyor olmanın filmine dönüşüyor Whitewash. 

sevgi, saygı ve o tarz bilumum duygularla:;,

0 tepki:

Yorum Gönder


 
Sayfa Üst Görseli Marek Okon'un TOWERS OF GURBANIA isimli illüstrasyonudur.

Sinemaskot © 2008. Müşkülpesent # Umut Mert Gürses