Başlarken olduğun yerle, sonrasında olduğun yer arasındaki fark genellikle acı verir. Acı, geçmişe de yönelik olabilir, geleceğe de, ama en kötüsü o ana yönelik olması belki de. İnsan kendisini, üzerine başka kayıtlar yapılmış, artık zamanı geçmiş bir kaset gibi hissediyor. İnsanın zamanı geçmiyor belki ama, zamanı da gelmiyor. Ara zamanlar, ara türler kadar acı çekiyor. Ara türleri kabul etmeyenler, ara zamanların kahrediciliği etkisini katlıyor.
Acılardan arınamayan insan, günahlarından arınsa ne çıkar? Bir papaz beni kutsasa, bir ulema ardımdan küfretse, sonra budalar diyarında rastlasam öz kendime, papa beni aforoz etse, doğuşum olmasa davudi bir soydan, aydınlanamayacak kadar kirlensem, kirlenemeyecek kadar temizlik nutukları atsam, insan olamayacak kadar incelse ruhum, tanrı olamayacak kadar reelleşsem, realitenin kaldıramayacağı kadar saçmalasam ve sürrealleşsem ne çıkar?
Gerçi, retorik sorularla nereye kadar bu tek başına eğlence?
"Diyelim ki sadece gerçekliğin sınırlarını deniyordum. Neler olacağını merak ettim. Hepsi bu: Sadece merak."
Jim Morrison, 1969
fotoğraflar, Into The Wild
bu ara kendimi kaybetmemem gerektiğinden, sinemayla biraz uzaklaştığım ve film izleyemediğim için sinema üzerine karalamalar azaldı, ama bu süreç de geçecektir, her şeyde olduğu gibi,
sevgi saygı ve o tarz bilumum duygularla:;,
0 tepki:
Yorum Gönder