31 Aralık 2011 Cumartesi

"Sweet Sweet!" - 31 Aralık 2011



Birisi yazmış altına videonun, tanrının tüm yaşamını alıp kendisine onlarla orada on dakika vermesini dileyerek. Çünkü yaşam bazen sadece dakikalardır. Hem Johnny'nin dediği gibi, ya tüm yaşamının en mutlu anını yaşadıysan ve geriye sadece hastalıkla dolu bir araf yaşamı kaldıysa? Bilemiyoruz tabi, ayrıca nerden geldi bir anda aklıma bu Johnny, ne güzel Sinatra ve Dino'yu dinleyecektik sadece. Ama ruhlar bazen ayrılamıyorlar galiba zamanlarından. Mesela cadı kazanı dönemlerinden kurtulamadığına (kazanın dışında) inandığım (bu konuda düşünmüyorum, sadece inanıyorum) birisi hala yazıyor bir şeyler; büyük ebediyat.

Bugün son günüymüş yine yılın, kişioğlunun takvimi öyle söylüyor. Ben orada yaşamadım 1950'lerde. Hatta 1950'lerde bu beden içerisinde yaşamadım. Şu an için kesin konuşamıyorum tabi.

Neyse, yılbaşı da güzel bir bahane. Dean Martin diyor; "siz içki içmeyenler için çok üzülüyorum, gerçekten. çünkü tüm gün boyunca hissedip hissedebileceğiniz ancak sabah uyandığınızdaki kadar." Yani boşuna dememiş Sinatra, Dino öldüğünde, o soluduğum hava gibiydi, diye.

sevgi, saygı ve o tarz bilumum duygularla:;,

24 Aralık 2011 Cumartesi

Waitin’ Around to Die*

Dokunulmamış kelimeler bulma merakı neden oldu her şeye, hüznün suçu yok. 60 yıl önce radyoda, neden artık denemiyoruz diyen adamın değildi hüznün ilk sözleri ama zamanın bir uyumsuzluğu vardı. Audrey yaşarken soluyamamış bir nesilden güzeli anlamlandırmasını nasıl bekleyemezseniz öyle tartışmalıydı şimdiki zamanın insan halleri, ismin hallerinin olduğu dillerde his, eskimiş sözcüklere sinmişti. Yani farımasa da gönül, su akıyordu yatağını bulmaya çalışarak ve ufak damlalara ayrılarak, deyince anlamını yakalıyordu usanmaktan usanmamak. Çünkü, aksine, şarkıların sırası bizde mi bilinmiyordu, bilinmiyorduk ve site girişlerindeki gibi "şu anda buradasınız" diyen haritaları, planları yoktu evrenin.

"Her şey gitmeli artık."

* townes van zandt, waitin’ around to die
1; banksy, klansman.


sevgi, saygı ve o tarz bilumum duygularla:;,

Reconstruction


Bu, başlangıç mı, yoksa son mu? Görmek üzere olduğumuz şey bu. Hem başlangıç, hem de son. Aşk ve veda. Biliyorum, belirtmeme gerek yok, ama yapacağım: Unutmayın ki, her şey yalnızca bir film. Bir yaratı. Ama yine de, acıtır.
***
Arkasını dönerse, şüpheye düşerse; O kaybolacak.
***
-Seni tanıdığını mı sanmış?
-Beni sevdiğini sanmış.
***
Bu yalnızca bir film. Bir yaratı. Yine de, acıtıyor.


Christoffer Boe'nun ilk filmi olan 2003 yapımı Reconstruction, kahkahanın bitişi gibi hüzünlü, düşünceli ve çok güzel bir film.

sevgi, saygı ve o tarz bilumum duygularla:;,

17 Aralık 2011 Cumartesi

Hayat Kısa, Kuşlar Uçuyor*


"hayat kısa
kuşlar uçuyor."

dedi, Cemal Süreya, ve sonra ekledi;

"hayat kısadır kuzucuklarım
yine de uzundur kuzucuklarım."

Bu dizeleri hiç kimse hiç kimseye anlatamaz elbette, ve ne kadar güzel olursa olsun Carl Spitzweg'in The Poor Poet tablosu da bu dizeleri resmetmiyor belki ama sanki bir hissi yankılıyorlar geçmiş zamanlardan, beraberce bir ses olup çınlıyorlar; Munch'le, Evans'la, Smith'le ve Winongrand'la ve burda olmayan ya da belki hiç olmayan sonsuz isimle, hareketle, onunla ve gülümsemeyle; var olup olmadığından, gerçek olup olmadığından emin olamadığımız her şeyle. Çünkü yaşam bir şekilde geçiyor, biz ölene kadar bir şekilde yaşıyoruz, ne olursa olsun yaşıyoruz, nasıl olursa olsun. Gerekli olanlara takılmadan; sadece hissettiğimiz gibi, sadece düşündüğümüz gibi, düşlediğimiz yarım kalsa da.

Ve insanlar fotoğraflarda gülüyorlar, insanlar fotoğraflarda donuyorlar, kalıyorlar. Peki ya resimler, yoktan mı var oluyorlar?



*1; the poor poet, carl spitzweg
*2; melancoly, edvard munch
*3; kovboylar clog dansı yaparken, arizona, 1909, erwin e. smith
*4; harlem, walker evans
*5; ..., walker evans
*6; los angeles, 1969, garry winongrand

ve tabi ki; cemal süreya.
sevgi, saygı ve o tarz bilumum duygularla:;,

14 Aralık 2011 Çarşamba

Get Out



Yaşamın tasvir ediliş şekli biraz fazla iyimser olsa da, var olmaya dair güzel ve sevimli bir animasyon kısa film Get Out. Animasyonlara olan sevgimi daha da arttıran bu film üzerine, sürprizini bozarım diye -her ne kadar mecazi bir anlamı da olsa- çok bir şey söylemek istemiyorum, en iyisi playe tıklayıp izlemek.

sevgi, saygı ve o tarz bilmum duygularla:;,

12 Aralık 2011 Pazartesi

Bizim Büyük Çaresizliğimiz



Bizim Büyük Çaresizliğimiz, güzel insan Barış Bıçakçı'yı keşfetmemi sağlayan filmdi. Filmi ilk izlediğimde de çok etkilenmiştim ama zaman içinde yaptığım geri dönüşlerle, Bizim Büyük Çaresizliğimiz benim için çok daha önemli bir film haline geldi.

Kitaptan yaptığım alıntı da, sözlerini Barış Bıçakçı'nın yazdığı şarkı da, filmden aldığım kareler de çok şey söylüyor aslında. Uzun zamandır cümle bile kuramayan benim de burada geveleyip durma sebebim, en azından bir sunumun olması gerektiği düşüncem, fazlası değil. Zaten uzun zamandır ne izlesem düşünmeden izliyorum ve neredeyse hissizce soluyorum. Buhran değil sanki artık bu.



Bizim büyük çaresizliğimiz Nihal’e aşık olmamız değil, sesimizin dışarıdaki çocuk seslerinin arasında olmayışıydı. Asıl çaresizlik buydu!


ve tabi nihal'i (güneş sayın) de ayrıca anmak gerek.
sevgi, saygı ve o tarz bilumum duygularla:;,

 
Sayfa Üst Görseli Marek Okon'un TOWERS OF GURBANIA isimli illüstrasyonudur.

Sinemaskot © 2008. Müşkülpesent # Umut Mert Gürses