Sadece dizelerde birileri aramadı, aslında ne olduğunu bilmesek de biliyormuş gibi yaptıklarımızı. Bizzat o dizelerin okunuyor olması bile bir arayıştı zaten. Ayık olmanın bir faydası yoktu, zira gerçeklere sadece balıkların ihtiyacı vardı, ve yaşadığımız bir gerçeklik değil diğerlerinin fantezisiydi. Değişmedi aslında pek bu, hayır hayır gerçek değil, his, sadece his. Başka şekilde tarif edilemez, fikirlerin bir mantık temeli olmalıysa çünkü hisler yine kendilerine yönelirler okyanusların araya girdiği farklı kıtalarda bile. Ve sıfatlar edinmek için değil hiçbirisi, isimleri kendilerini anlatmıyorken sıfatlar da nereden çıktı hem?
Güzel adam Steve Buscemi'nin yazdığı, yönettiği ve oynadığı Trees Lounge, sözcüklerin sözlük anlamlarını değil, hüznünü ve hariciliğini anlatan, Buscemi'ye olan takıntımı pekiştiren bir film. Ve hani bazı filmler, henüz izlenmeden sadece posterleri, isimleri veya dahil olan herhangi biriyle sevilir ve ayrı bir yer edinir ya kendisine, ardından izlenince o yer derinleşir, işte Trees Lounge da o filmlerden birisi.
sevgi, saygı ve o tarz bilumum duygularla:;,
4 Mart 2012 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 tepki:
Yorum Gönder