23. Ankara Uluslararası Film Festivali
Festivalin bir hafta öncesine kadar doğru düzgün hazır olmayan poster ve teaser, festival başlamış olduğu halde hâlâ ortada olmayan festival kitapçığı, festivale bir hafta kala ancak açıklanan program ve daha az süre kala ancak ulaşılabilen zaman çizelgesi... Bu sene gözle görülür bir bakım yapıldığını farkedip şaşırdığım Batı Sinemaları'nda bugün ilk seanslarda hazır olmayan salonlar, kaçıncı festivaldir bir türlü bitmeyen altyazı problemleri... Elbette bir festival düzenlemek kolay değil ama 23. Ankara Uluslararası Film Festivali bu bahsettiğimiz, yazıyla yirmi üçüncü. Ve bunlar ufak tefek aksaklıklar da değil. (Gariptir, Gezici Festival'de ne gibi aksaklık olursa olsun her zaman ayrı bir yeri var benim için) Festival filmlerinin posterlerinin Batı Sineması duvarlarına ilk gün akşam saat 5'ten sonra ancak asılmış olması bile nasıl bir organizasyon olduğunun bir göstergesi aslında. Ha bir de tüm bunların yanına Kızılırmak Sinemasında daha yüksek fiyatlı bir bilet tarifesi uyguluyor olmasını da bir olumsuzluk olarak eklemeli.
Genelde üşümeyen bir insan olarak montla oturup buna rağmen üşüyerek izlediğim ilk gün filmleri Los pasos dobles (The Double Steps/Çifter Adım), With Fidel Whatever Happens (Fidel Varken Ne Olursa Olsun) ve Wasted Youth (Kayıp Gençlik) idi.
Sunulan hayallerin gerçekliğiyiz biz, beklentilerin sıfır noktası. Bu yüzden bazen olduğumuz yerde dönmüyor gibi geliyor dünya, bu yüzden bazen bulunmadığımız yer daha güzelmiş gibi hissettiriyor. Ama farketmiyor amaçsızca savruluşumuz için bunlar, varlığı ve yokluğu bir olaylar.
Wasted Youth, 16 yaşında, kaykayıyla ortalıkta dolaşan Harris ve sonuçsuz işinden dolayı ailesiyle beklentisiz, sıkıntılı bir yaşam süren orta yaşlı polis Vassilis'i paralel kurguyla anlatıyor. Ne polisi suçsuz gösteren ne de Harris'i suçlayan film kendisine, ele aldığı olay bakımından, isabetli bir bakış açısı edinmiş. İnsanların yılları değil farkında oldukları veya olmadıklarıyla devam ettirdikleri amaçsız yaşamı ve bunların çakışmasını aktarmayı başaran film, gereksiz uzun süresi ve boşluğu gösterirken düştüğü boşlukla olumlu yönlerini nötrlüyor.
15 dakikalık açılış sekansıyla beni başta şaşırtan, bazı etkileyici diyaloglar/monologlar barındıran, çok dağınık ve anlatacağı şeyi kendisi de bilmiyormuşcasına ilerleyen vasatın altında bir film Los pasos dobles. Yaşamla bir ilgi kurdurmak istercesine filmde dile getirilen birkaç satırı, hatırladığım kadarıyla, alıntıladım.
Ağacın içinde yaşamaya alışmıştı. Bir şey istemiyordu, başka hiçbir şey istemiyordu. Bazen geceleri yalnız olduğunda aklına amcasının işkence eden sözleri geliyordu: "Seni sevmeyenle aşk yaşamak çok can yakıcı bir şey."
Orta metrajlı belgesel Con Fidel Pase lo Que Pase (With Fidel Whatever Happens/Fidel Varken Ne Olursa Olsun) Küba'daki günlük hayata dair bir şeyler görebilmek adına güzeldi. Fakat Sırbistan Kültür Bakanlığınca desteklenen film, yönetmen Goran Radovanovic'in tatile gidip "hazır gitmişken bir film çekelim de dönelim" demesiyle ortaya çıkmış gibi duruyor.
sevgi, saygı ve o tarz bilumum duygularla:;,
0 tepki:
Yorum Gönder