23 Ocak 2013 Çarşamba
King of New York
Christopher Walken,'ın etkileyici soğuklukta bir Frank White portresi çizdiği King of New York'a yüzeysel olarak bakınca neredeyse her şey tanıdık geliyor; eski bir suç örgütü lideri cezaevinde geçirdiği zaman sonucunda kendisiyle dünyayı daha farklı şekilde bağlayan yeni bir yol bulur ve o hayalle eski işlerine geri döner. Elbette ana karakterin yoluna devletin meşru suçlarıyla o kadar yakından tanışmamış birisi kolay kolay çıkamaz ama devletin sözde insan için olan zorba polisi de peşinden ayrılmaz. Hikaye bu eksende gelişse de King of New York'u bu bilindik rotadan ayıran şey öncelikle stilistik atmosferi ve onu beslediği politik altyapısı. Gayet ciddi meseleleri ciddiyetlerini elden bırakmadan ama bir o kadar da sade ve iyi düşünülerek arka plana alıp üzerine -oturtulmayıp- dikilen hikayelere hep zaafım oldu, bu filmi de Walken'ın dans ettiği sahneler haricinde bu yüzden sevdim. Fakat belki filmin büyük konuşmamaya çalışmama tercihi -yerinde bir tercih olsa da bunun ifade biçimleri- belki de hikayenin Robin Hood misali fazla sıradan bir noktadan direkt olarak kurulması ortaya savsak bir film çıkarmış.
sevgi, saygı ve o tarz bilumum duygularla:;,
Etiketler:
Filmlere Yamuk Bakış
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 tepki:
Yorum Gönder