Scorsese'nin henüz izlememiş olduğum filmlerinden biriydi After Hours, hatta diğer büyüleyici filmlerinin gölgesinde -biraz arka planda kalmış olduğunu da söylemek mümkün, dolayısıyla bazen hakkında Scorsese'nin gizli şaheseri -hidden gem- denildiği için biraz çekinmiştim.
Film Paul Hackett'in bir akşam Marcy'yle tanışmasının ardından gece boyu başına gelenleri anlatıyor, ancak bunu öyle bir biçimde yapıyor ki sürükleyici sözcüğü resmen filmle beraber somut bir esere dönüşüyor. O rahatsızlık verici gerilimiyle yer yer Hitchcock'un filmlerini anımsatan After Hours, final sekansından sonraysa beni iki uçlu bir sorunun içine bıraktı: gündelik hayatımız aslında sandığımızdan daha mı iyi, yoksa Paul'un başına gelenler gündelik sıradan hayatımızın bir tasviri mi?
-Sanat gerçekten çirkinmiş.sevgi, saygı ve o tarz bilumum duygularla:;,
-Bu, sanattan ne kadar anladığını gösteriyor. Sanat ne kadar çirkinse o kadar değerlidir.
-O zaman bu bir servet etmeli dostum.
0 tepki:
Yorum Gönder