Aşağıdaki sahneyi yaratan yönetmene gerçekten imreniyorum. Şimdiye kadar hayran olduğum, büyük önem verdiğim ve kendimi yakın hissettiğim birçok farklı şey izlemişimdir fakat ilk defa bu sahneyi tasarlamış olmayı "keşkeledim". Film plotlarından ve filmleri üzerine yorumlardan anlaşıldığı kadarıyla yalnızlık temasıyla yakından ilişkili olan Malezya doğumlu yönetmen Ming-liang Tsai'nin bu filmini izlememi de zaten bu sahne sağladı, sonra da, iyi ki izlemişim dedirtti.
Sadece yalnızlıklarından değil birbirlerinin yalnızlıklarından da er ya da geç rahatsızlık duyan insanların dünyasına ve ortaklığına evrensel farklılığın da belirginleştirmesiyle bir kez daha tanık oluyoruz; hani her zaman orada duran tek bir anda farkedilir ya, işte öyle bir tanık oluş. Bilinenin tekrarlanmadığında unutulduğunu hayal kırıklıklarında görmek veya sürekli o bildiklerimizle yaşamak; bir anlam ifade etmiyor olduğuna takılmış bir biçimde ve de bir anlam ifade etmemesi için simgeler bulmak alışkanlığının getirdiği önemsizlik hissinin sonucunda mı farkediliyor acaba?
Benim Ki-duk Kim sayesinde tanıştığım Uzakdoğu'nun yalın ve yoğun sinemasını örnekleyen bir başka güzel film Ni na bian ji dian/What Time Is It There?.
sevgi, saygı ve o tarz bilumum duygularla:;,
2 tepki:
yönetmen ve oyuncusu kang-sheng lee arasında truffaut ve antoine duanel gibi bi ilişki var. ben filmlerini sırayla izlemiştim ve bi nevi kang sheng lee nin büyümesine şahit oluyosunuz. tayvan sinemasının diğer yönetmenleriyle birlikte şiddetle tavsiye edilir :)
o ilişkiye dikkat etmemiştim, bu durumda truffaut ve 400 blows referansları da daha fazla anlam kazanıyor :) ben de bu filmden sonra goodbye dragon inn'i izlemeyi düşünüyordum. tavsiyenize uyacağım ve uzakdoğu sinemasında güney kore-japonya-çin döngümden çıkacağım, teşekkür ederim hem bilgi hem de tavsiye için :)
Yorum Gönder