16 Ekim 2012 Salı

The Brothers Bloom


Hemen az önce son sahnesini izledim The Brothers Bloom'un. Brick'le şaşırarak başlayan maceram uzun süre heyecanla bekleyip vizyona girdiği gün izlediğim Looper'dan sonra The Brothers Bloom'la sonlandı. Belki hemen filmin ertesine denk geliyor olması sebebiyle geçici yan etkiler altında kaldığım düşünülebilinir, ve elbette genel anlamda abarttığım, ama eğer Rian Johnson gerçekten hayran kalınacak bir auteur değilse, o zaman o çoktan büyümüş isimler haricinde kim auteur'dür günümüzde merak ediyorum.

Anlattığı üç hikayesine de, bir noktada artık standart haline gelmiş ve bence sinemasal hislerin özü olan, hüznü, yalnızlığı -ama- ve en önemlisi hayal ile yaşamdaki kurguyu çok iyi yerleştirip, underrated bir sinema insanı olarak onlara hakettikleri değerleri vererek, bana paha biçilemez anlar yaşattı Rian Johnson. Umuyorum kendisi her zaman filmleriyle buralarda olur.

The Brothers Bloom, eleştirmenler tarafından gerçekten çok yanlış değerlendirilip hakettiği ilgiyi göremeyen sayısız filmden sadece biri. Onu bu diğer filmlerden ayıransa izleyicisine ulaşabilmesinde gizli.

sevgi, saygı ve o tarz bilumum duygularla:;,
radikal blog'daki sinemaskot açılmış ayrıca, dileyen oraya da göz atsın arada bir. ama dediğim gibi, şubedir o şube. 

0 tepki:

Yorum Gönder


 
Sayfa Üst Görseli Marek Okon'un TOWERS OF GURBANIA isimli illüstrasyonudur.

Sinemaskot © 2008. Müşkülpesent # Umut Mert Gürses